28 Temmuz 2008 Pazartesi

KAHRAMANMARAŞIN TARİH ÖNCESİ

Kahramanmaraş çevresinde, Anadolunun en eski ve önemli yerleşim merkezi bulunmaktadır. Prof. Kılıç Kökten in Tekir ve Döngel Mağaralarında yaptığı araştırmaya göre, Mağaralar, bu yörenin en eski yerleşim alanlarıdır.

Özellikle, su kenarlarında bulunan tabii mağaralar, sığınma ve barınma yerleri olmuştur. Barınma ve Su temininin yanında avlanma da buralarda yapılmıştır. Etrafın dağlık, ormanlık ve su kaynakları ile iç içe olduğundan, kolay geçim sağlamak bakımından bu mağaralar yerleşim yeri olarak kabul edilmiştir.

Yapılan tarih öncesi araştırmalar sonucu elde edilen buluntular mağara yaşantısının tarih öncesi döneme ait olduğunu ortaya koymaktadır.

KAHRAMANMARAŞIN TARİHİ GELİŞİMİ

Kahramanmaraş ve çevresinde ilk yerleşen ve hüküm süren birlikler Hititler'dir. Çevrede bulunan çanak ve çömlekler, Hititler'in burada hüküm ve egemenliklerini sürdürdüklerini ortaya koymaktadır. Hitit kalıntılarının en belirgin özelliğine Elbistan-Karahöyük'te rastlanmaktadır. Orta Anadolu ve Batı Anadolu'da Hitit imparatorluğu'nun çöküşü zamanında (M.Ö. VIII. yy.) Hitit Kargamış Krallığı burada hüküm sürdü. Geç Hitit Prenslikleri zamanında Kahramanmaraş ve çevresinde Hititler'in "Gurgum Kent Devleti" egemenliğini sürdürdü. Asur yazılarının yanında, diğer çeşitli kaynaklardan da öğrenildiğine göre, bu dönemlerde şehrin adı "Markasi" idi. Gurgum Kent Devleti'nin başında, Kral Muttalli bulunuyordu. M.Ö. 721'de Gurgum Devleti Asurlulara bağlandı. Hititler bir arada Kimmerler'in, sonra da İskitler'in akınlarına maruz kaldılar. Fakat kısa bir süre sonra tekrar bağımsızlıklarını ilan ettiler. (M.Ö.660)

MARAŞ IN KAHRAMANLIĞI NERDEN GELDİ

Maraş'ın Kurtuluş Savaşın’da şehir halkı ile birlikte topyekün direniş göstermesi ve çevre Vilayetlerinde yardımına koşması büyük takdir toplar. Maraş şehri Milli Mücadeledeki fedakarlığından ötürü TBBM . tarafından 7 Şubat 1973 tarihinde " KAHRAMANLIK " payesiyle ödüllendirilir.

ve Şehrin adı bundan sonra "KAHRAMANMARAŞ" olarak adlandırılır.

İSTİKLAL MADALYASI NEDEN VERİLDİ

Kahramanmaraş'ın Kurtuluş Savaşın’da şehir halkı ile birlikte topyekün direniş göstermesi ve çevre Vilayetlerinde yardımına koşması büyük takdir toplar. Ve Kurtuluş Savaşı sonrasında Maraş'a bir yazı gönderilerek, Milli Mücadeleye katılanların listesi istenir. Şehrin ileri gelen yönetiçileri toplanır, bir durum tesbiti yapar. Sonun da Ankara ya " Maraş ta Milli Mücadeleye katılmayan tek fert bile yoktur " cevabı verilir. Bunun üzerine 5 Nisan 1925 yılında toplanan Türkiye Büyük Millet Meclisi Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın da onayı ile İstiklal Madalyası'nın Maraş ta fertlere değil, Şehir halkına verilmesi kararlıştırılır. Ve Kahramanmaraş bir adet Kırmızı Şeritli İstiklal Madalyası ile ödüllendirilir . Kahramanmaraş'lı 1925 yılından beri her yıl Kurtuluş günü olan 12 Şubat Bayramında İSTİKLAL Madalyasını Şanlı Bayrağına törenle takarak, geçmişini yad eder ...

KAHRAMANMARAŞIN KURTULUŞ SAVAŞI

SAVAŞ HAZIRLIĞI

Türk Bayrağı'nın Kahramanmaraş kalesi'ne çekilmesinden sonra gerginlik iyice arttı. Savaşın patlak vermesi an meselesi idi. Fransızlar, hazırlık yaparken, Türkler de kendi aralarında öbek öbek toplanmaya ve fikir alışverişinde bulunmaya başladılar.

Veziroğlu Mehmet Alpaslan'ın evinde bir toplantı yapıldı. Kahramanmaraşlıların düşmanla savaşa teşkilatlandırılmasının biride burada sağlandı. Kahramanmaraş'ın ileri gelenlerinden Veziroğlu Mehmet, Sandal Osman, Cerrahoğlu Zekeriya, Başkatip Rıza, Karcı Hacı, Kocaoğlu Evliya, Veliefendioğlu Ziya ve Hocaoğlu Nuri'den oluşturulan 8 kişilik temsil grubu doğrudan Sivas Heyet-i Temsiliyesi ile ilişki kurma hazırlıklan yaptılar.

Ayrıca, Kahramanmaraş'ın Hatuniye, Şekerli, Bayazıtlı, Kayabaşı, Divanlı, Acemli, Ekmekçi, Dereiçi mahallelerinde de toplantı yapılarak teşkilatlanma çalışmaları başladı. Bu teşkilatlandırma çalışmaları iyi bir düzene sokularak "Maraş Müdafa-i Hukuk Cemiyeti" kuruldu.

Cemiyet üyelerine savaş taktikleri öğretilerek, savaş sırasında neler yapılacağı, nasıl hareket edileceği üzerinde bilgiler verildi. Teşkilatlanma hazırlığı tamamlandıktan sonra savaş harekatına geçmek için Sivas Heyet-i Temsiliyesi'ne başvuruldu.

Sivas Heyet-i Temsiliyesi, o zamanlar da merkez karar organı durumunda idi. Sivas Heyet-i Temsiliyesi, savaş için Yüzbaşı Kurtoğlu Salim Bey ile Üsteğmen Kılıç Ali Bey'i görevlendirdi. Kahramanmaraş'ta savaş hazırlıkları tamamlandı. Herkesi heyecanlı bir bekleyiş sardı. Her an şehit olma, yok olma durumunun yanında sevinç, gözyaşı ve savaşın kazanılması gibi düşünceler yoğunlaştı. Kahramanmaraşlılar'ın azim ve kararlılığı sevincin en güzel örneklerinden biri idi.

BAYRAK OLAYI

26 Kasım 1919'da Osmaniye Askeri Valisi Guvarnör Andre Kahramanmaraş'a geldi. Fransız ve Ermeniler coşkun bir törenle Guvarnör Andre'yi karşıladılar. Ermeniler ellerinde Fransız bayrakları olduğu halde, "Yaşasın Ermenistan, Yaşasın Fransa" gibi sloganlar atarak Yüzbaşı Guvarnör Andre'nin şehre girişine eşlik ettiler. Ermeniler, Yüzbaşı Andre'nin gelmesinden iyice cesaret aldılar. Ermenilerin bu çılgın şimarıklıkları karşısında Kahramanmaraşlılar iyice coşmuş, şahlanmaya hazır hale gelmişlerdi.

Ermeni ve Fransız topluluğu Hükümet binasının önüne kadar geldiler. Yüzbaşı Andre kendisine ayrılan odaya girdi ve bayrak meselesi üzerinde talimat vererek, kaleye bundan böyle Türk Bayrağı'nın çekilmemesini istedi. Ermeniler Yüzbaşı Andre'yi ziyarette bulundular. Andre, o gün çeşitli ziyaret ve görüşmelerden sonra Hırlakyanlar'ın konağına gitti.

Ermeniler, Türklerin Guvarnör Andre'nin davetine gelmemelerine çok bozuldular. Bunu kendilerine göre; Türklerin bir hakareti saydılar. Türk Bayraklarının indirilerek, yerlerine Fransız bayrağının çekilmesinin düşüncesi her tarafa yayıldı. Fransızlarda bu anı düşünüyorlardı.

Fransız komutanının emri ile hükümet konağındaki Türk bayrağı indirildi, ama Kale'deki Türk Bayrağı dalgalanıyordu. 0 gece Ermeni Hırlakyan'ın evinde Guvarnör Andre şerefine bir ziyafet ve eğlence yemeği tertiplendi. Yemek ve eğlence esnasında Hırlakyan'ın ilgi çekici ve güzel iki torunu olan Virjini Helena ve Victor geceye renk katıyordu. Yüzbaşı Andre Virjini Helena ile tanışarak, onu dansa davet etti. Virjini Helena "Aziz Guvarnör şerefine dansetmek isterim, ancak, ne Fransız ne de Ermeni bayrağının bulunmadığı bir yerde dans etmeyi sevmem. Kahramanmaraş Kalesinde Türk bayrağı yerine Fransız bayrağı gördüğüm zaman olur" diye dans tek­lifini reddetti.

Virjini Helena'nın bu dişi yılan sözüne kulak veren Andre, askerlere emir vererek, kaledeki Türk Bayrağı'nın indirilmesini istedi. 0 sırada kalede 5 Türk ihtiyat askeri vardı. Kaledeki diğer tüm asker Fransız olduğundan, Türk askerleri ses çıkaramıyorlardı.

27 Kasım 1919 Perşembe günü gece yarısı, Türk Bayrağı Kahramanmaraş Kalesinden indirilerek bir kenara bırakıldı. 28 Kasım 1919 Cuma günü Kahramanmaraşlılar kaledeki Türk bayrağının indirilmiş olduğunu gördüler.

Kalenin yakınında evi olan Kısakürekzadelerden Avukat Mehmet Ali Bey, olayı görür görmez, hasta yatağında hemen bir bildiri hazırlayarak çoğalttı. Sabah namazında bütün camilere ulaşan bildiri okundu ve Kahramanmaraş'a bir anda yayıldı.

Halk bu durumdan bir anda çok tedirgin oldu. Duyan herkesin tüyleri kabardı ve halk adeta şaşkına döndü. Adeta patlama noktasına gelen Kahramanmaraşlılar bir işaret bekliyorlardı.

HalkIn heyecanInI artIran duyurunun esasI şuydu:

"Ey Necip Osmanlı Milleti, vaktine hazır ol. Binüçyüz seneden beri Hz. Allah'ı ve Peygamber-i zişanını hizmetinle razı ettiğin bir din ölüyor. Yani ecdadının kanı pahasına fethettiği bir kalenin burcundaki alsancağın, bugün Fransızlar tarafından indirilip yerine kendi bayrağı konuldu. Şimdi acaba yerine koyacak, sende birkaçyüz illam gayreti hiç mi yok? Karışıklık arzu etmeyelim yalnız pürvakar ve azametli olarak o alsancağımızı geri yerine koyalım. Tekrar kemal-i muhabbetle yerlerimize dönelim. Korkma, korkma seni buradaki birkaç Fransız kuvveti kıramaz. Sen mütevekkilen Allah'a mevcudiyetini gösterecek olursan, değil birkaç Fransız kuvveti hatta bütün Fransız milleti kıramaz buna emin ol"

Bu bildiriyi okuyan ve duyan Kahramanmaraşlılar akın akın Ulucami'ye toplanmaya başladılar.

Namaz vakti geldi. Ezan okundu. 1000 civarında bulunan Cemaat Namaz'ın sünnetini kıldıktan sonra, Ulu Camii imamı Rıdvan Hoca minbere çıkarak hutbeye başladığı sırada dışarıda bir gürültü koptu. Şerbetçioğlu Mehmet "Sancağı çıkarın" diye bağırırken gürültü içeriden duyuldu. İçerde de "Bayraksız namaz kılınmaz" sesleri işitildi.

Buna Rıdvan Hoca'nın "Hürriyeti olmayan bir milletin Cuma Namazı kılması caiz değildir" sözü de eklenince, cemaat minberdeki sancağı alarak dışarı çıktı. Bu sancağın altında toplanan insan seli kaleye doğru akarken, yerinden gidemeyen ak sakallı bir yaşlı dede de "Haydin Babam, vatan kavgasıdır, Din kavgasıdır bu" diyerek Kahramanmaraşlı cemaati dahada coşturdu. Kalede bulunan Fransız jandarmaları, silahlı bir çatışmayı göze alamayarak arka kapıdan kaçtılar. Tekbir ve tevhit sesleriyle kaleye ilk ulaşanlardan Zalhocaoğlu Osman (Osman Erşan ), bir kenara atılmış olan Türk Bayrağı'nı hürmetle öpüp başına koyduktan sonra tekbir sesleri arasında onu eski yerine astı. Bazılarının beraberinde getirdikleri bayraklara gerek kalmamıştı. Cuma namazı toplu olarak Bayrağın gölgesinde eda edildi. Birkaç el silah atılarak bayrak selamlandı ve sevinç gösterisinde bulunuldu. Kin ve nefretten ağlamayı unutmuş olan gözlerden sevinç gözyaşları akıyordu. Mahalle evlerinin pencerelerinden bu muhteşem olayı izleyen Türk kadınları ve çocukları da sevinçten gözyaşlannı tutamadılar. Bu arada bütün Ermeni ve Fransızlar, Türk'ün bu azim ve kararlılığı karşısında şaşırıp kaldılar. Dirençleri tamamen kırıldı.

Kaleye çekilen Türk Bayrağı Kahramanmaraşlıların heyecanını yatıştırmaya yetmedi. Halk heyecan içinde hükümet konağının önüne geldi. Orada Mutasarrıf Ata Bey ve Guvernör Andre ile karşılaştılar ve onlarla tartışmaya başladılar. İşte bu sırada Guvernör'ün Ermeni tercümanı Vahan söze karışarak "Bir bez parçası için bu kadar gürültü çıkarmaya ne lüzum var" deyince halk hiddetle tercümanın üzerine yürüdü. Bunun üzerine Guvernör'ün Yaveri İshak kamasını çekerek halka hücum etti. Kayabaşı Mahallesi'nden Nacar Ahmetoğlu Mehmet yaverin bir şey yapmasına fırsat vermeden elindeki kamayı aldı. Kocabaş Hacı Nacioğlu Mahmut da yaveri bir güzel dövdü. Guvernör Andre silah kullanmamaları için Fransız Jandarmalarına emir verdi ise de Türk jandarmaları ellerini daha çabuk tutarak süngü taktı ve vuruşmaya hazır oldu. Mutasarrıfın müdahalesi ile o an için vuruşma önlendi. Bu olay Fransızları hem sinirlendirdi hem de daha tedbirli olmalarını sağladı.

Ertesi gün dükkanlar, çarşı ve pazar açılmadı. Guvernör yanına tercümanını da alarak sokağa çıktı. Amacı şehri dolaşarak Türklerle konuşmak, halkın nabzını yoklamak ve kamuoyunu sakinleştirmekti. Nakip Camii önüne geldiğinde Aşıklıoğlu Hüseyin adındaki gençle karşılaştı. Aralarında özetle şu konuşma geçti:

Guvernör Andre:
"Bir bez parçasından başka bir şey olmayan bayrak için dün bu kadar gürültü yaptınız. İstesem hepinizi yok edebilirdim, yapmadım. Yarın top tüfek kullanacak olursam ne yaparsınız? Çoluk çocuğunuza acımıyor musunuz?"

Aşıklıoğlu Hüseyin:
"Ben anamdan doğdum kalede bayrağımı gördüm. Ölünceye kadar da göreceğim. Biz bütün Türkler böyleyiz. Onu görmemek için ya kör olmak ya da ölmek lazım. Kör değilim. O halde onu görmezsem öldüm demektir. Hem bilir misiniz, bayrak için ölmek bizde şehit olmaktır ve en büyük şereftir. Yalnız ben değil, küçük-büyük, kadın-erkek bütün Kahramanmaraşlı Türkler, her Cuma sabahı uyanınca ilk önce kaleye bakar, bayrağımızı görürüz. Yaşadığımızı anlar ve Allah' a şükrederiz. Sen bizi topla tüfekle susturacağını sanma. Bir gün senin silahlarınla karşılaşacak olursak, biz çoluk çocuğumuza top tüfek sesi duyurmayız. Önce onları biz öldürürüz, sonra evlerimizi ateşe veririz. Arkamızda bekleyenimiz, ağlayanımız kalmadıktan ve şehir kül olduktan sonra da karşına çıkarız. O zaman istersen bütün dünyanın silahlarını getir, bizi ölümden korkutamazsın."

Aşıklıoğlunun bu konuşması daha sonra mücadele parolasının kaynağı olacaktır.


"Maraş bİze mezar olmadan, Düşmana gülzar olamaz."

KAHRAMANMARAŞ'IN İNGİLİZLER TARAFINDAN İŞGAL EDİLMESİ (22 Şubat 1919)

KAHRAMANMARAŞ'IN İNGİLİZLER TARAFINDAN İŞGAL EDİLMESİ (22 Şubat 1919)

Mondros Mütarekesi imzalandıktan sonra istilacı itilaf devletleri harekete geçtiler. Ancak; Ingiltere ile Fransa arasında da anlaşmazlık çıktı. İki devlet arasındaki daha önce Syket-Picot antlaşmasına göre; Musul Fransa'ya verildiği halde, Ingilizler burayı zorla işgal ettiler. Hatta, 6 Aralık'ta Gaziantep'in Kilis ilçesini, 1 Ocak 1919'da Gaziantep'i işgal ettiler. Bu arada Ingilizler'in Kahramanmaraş'ı da işgal edeceği haberi halk arasında birden yayıldı. Yıldırım Orduları Komutanlığı'da işgalden bir hafta önce Kahramanmaraş'taki askeri komutanlığı'na bir telgraf çekerek tedbir alınmasını istemişti.

Kahramanmaraş'ın işgal edileceğini anlayan köylüler, Kahramanmaraş-Narlı arasındaki Aksu köprüsünü tahrip ettiler. Gaziantep'ten yola çıkan İngilizler, Aksu üzerindeki köprünün yıkılmış olduğunu görünce az da olsa paniğe kapıldılar. Yine de Akarsu üzerine dar ve küçük bir köprü kurarak Kahramanmaraş'a doğru ilerlemeye başladılar. Daha önce Suriye'ye göç eden Kahramanmaraş'lı ve Zeytun'lu Ermeniler de beraberlerinde taşkınlık ve şımarıklık içinde geliyorlardı. Şehirde bulunan Ermeniler'de bunlardan cesaret alarak taşkınlıklarını artırmaya başladılar. Kahramanmaraşlı yerli Ermeniler, Ingilizler'i şehrin güneydoğusundaki şimdiki Şeyhadil mezarlığının ilerisinde karşıladılar.

Nihayet, bando eşliğinde Ermenilerin de büyük taşkınlık ve desteğinde "Yaşasın Ingilizler, Yaşasın Ermeniler, Kahrolsun Türkler, Türkler'e ölüm" gibi naralarla 22 Şubat 1919'da şehre girdiler.

Yüzyıllarca Türk Yurdu olan Kahramanmaraş'taki bu olay karşısında, Türkler adeta kahroldular. Gururları zedelenmişti. Ama, Ermeniler'in taşkınlıkları arttıkça da Kahramanmaraşlılar iyice öfke ile doldular. Adeta yeleleri kabarmış arslanlar gibi her an karşı koyacak ve bunları dağıtacak gücü içlerinde hissediyorlardı.

Türkler, ençok Kahramanmaraş'lı yerli Ermeniler'in nankörlükleri karşısında kahroldular. Yıllarca Türk misafirperverliğinin, Türk geleneğinin, Türk adalet ve müsamahalığını onlara göstermişlerdi. Kahramanmaraş'lı pişirdiği bazlamasının ortasından bölerek, yarısını da Ermeni komşusu ile paylaşmıştı.

Kahramanmaraş'a gelen Hintli askerlerden oluşan Ingiliz birliği süvari alayı, bugünkü valilik binasının bulunduğu yere çadırlarını kurarak konakladılar. Ingiliz birliklerinin bir kısmı da şehrin kuzeyindeki Amerikan Koleji'ne (şimdiki Halk Eğitim Merkezi) yerleştiler. Nihayet Ingilizler Amerikan Koleji'ni karargah kurarak askerlerini bu koleje, Ahırbaşı kilisesine, Ermeni ve Katolik kiliselerine, Alman Çiftliği binalarına yerleştirmiştir.

İngiliz alayından yetkili ve görevli bir subay, Kahramanmaraş hükümetine gelerek, güvenliği temin amacıyla ve Mondros Mütarekesi'inin 7. maddesi gereği şehri işgal ettiklerini söyledi.

Şehrin ileri gelenlerinden Mutasarrıf Ata Bey'de "Kahramanmaraş ve çevresinde güvenliği bozan bir durumun halihazırda mevcut olmadığını" kendilerine söyledi.

Bu arada çevre köylerden gelen ayrılıkçı Ermeniler taşkınlık ve şimarıklıklannı devam ettiriyorlardı. Türkler'i sürekli olarak ihbar ediyorlardı. Her an büyük bir savaş patlak verebilirdi. Bunu bilen İngiliz komutanlar, yerli halkın hepsini karşılarına almak istemiyorlardı. Sonra, yerli halkın tamamen cephe almasından kendileri de çok tedirgin oluyorlardı.

İşgal kuvvetler komutanı Miralay Max Andrio, şehrin ileri gelenleri ile bir toplantı yapmayı uygun buldu. Bir yazı ile Kahramanmaraş'ın ileri gelenlerine duyuru yapıldı. Bu toplantının Amerikan Koleji'nde olması isteniyordu. Bu toplantıya Kahramanmaraş Müftüsü Tekerekzade Hacı Mehmet Tevfik, Dayızade Hacı Mehmet Emin, İlyas Efendizade, Eytam Müdürü Müderris Hasan Refet, Leblebici Zade Hafız Ali, Şeyh Ali Sezai Efendi, Sarıkatip Mehmet Efendi çağrıldılar. Bu toplantıya çağrılan 7 kişi, konuyu önce müftü efendinin yanında toplanarak konuyu derinlemesine görüştüler. Sonra da Amerikan Koleji'ne giderek Amerika'lı Misyoner Mekalim'le konuştular. Bu sırada Mutasarrıf Ata Bey'de oraya geldi.

İngilizlerin Komutanı: "Türkler'in Ermenilere haksızlık ve zulüm yaptıklarını, bu hususta çok şikayetler aldıklarını, bundan sonra Ermeniler'e yapılan bu gibi hareketlerden sakınmalarını" söyledi.

Türkler adına konuşan Şeyh Ali Sezai Efendi de gerekli cevabı yaptıktan sonra karargahtan ayrıldılar. Yerli halkın akılcı davranışı, tahriklere kapılmamaları, Ingilizlerin de yerli halktan çekinmeleri doğrultusunda pek önemli bir olay olmadı.

Bu sırada İngilizler'le Fransızlar antlaşmaya vardılar. Antlaşma gereği olarak; Musul İngilizler'e verilecek, buna karşılık İngilizler'in Güneydoğu'daki işgal ettikleri topraklar da Fransızlar'a verilecekti. Bu defa İngilizler'in yerine Fransızlar'ın gelmesi, Kahramanmaraş ve Kahramanmaraşlılar için çok daha kötü idi. Çünkü Ermenilerle Fransızlar daha sıkı ilişki içinde idiler. Hemde İngiliz işgal kuvvetleri sekiz aylık işgalleri döneminde Ermenilere yüz vermemişlerdi. Ermenilerin iftiracı bir toplum olduğunu gören İngilizler, önceleri Kahramanmaraş'lı Ermenilere kucak açmışlar. Sonra da arada mesafe bırakmışlardır. Türklerle silahlı çatışmaya girildiği zaman bu durumda Müslüman erlerin Türk tarafını destekleyecekleri de muhakkaktı. Bunu sezen İngilizler, halktan silah toplanmasından ve katı tutumdan vazgeçtiler.

Nitekim, İngilizlerle Fransızların imzalamış oldukları "Suriye İtilafnamesi" gereği İngilizler, Kahramanmaraş'ı terkettiler.

İngilizlerin Kahramanmaraş'ı derhal terketmelerinin üç nedeni vardır:

1. 15 Eylül 1919'da Imzalanan "Suriye İtilafnamesi"

2. İngiliz işgal kuvvetleri içerisinde görev alan müslüman askerlerin herhangi bir çatışmada Türkler'i destekleyeceği korkusu.

3. Kahramanmaraş halkının tahriklere kapılmayışı, akıllı hareket etmeleri, ileri gelenlerin anlayışlı ve bilgili olmalarıdır.

KAHRAMANMARAŞ'IN FRANSIZLAR TARAFINDAN İŞGAL EDİLMESİ

Kahramanmaraş'ın İngilizler tarafından işgalinden sonra bu defa da Fransızlar tarafından işgal edileceği haberi şehre yayıldı. Ermeniler, İngilizlerden umduklarını bulamadıklarından bütün ümitlerini Fransızlar'a bağladılar. Fransızlar'ın Adana halkına yaptığı eziyet ve işkence Kahramanmaraşlılarca nefretle kınanırken, ayrılıkçı Ermeniler arasında sevinç yaratıyordu.

Kahramanmaraşlılar, Fransızlar'ın şehre girmesini ne pahasına olursa olsun engellemek için karşı harekete geçmeyi kararlaştırdılar. Bu arada, Sivas Heyet-i Temsiliyesi, Kahramanmaraş'a yardım için, Kılıç Ali Bey emrindeki birliği Pazarcık'a gönderdi. Kahramanmaraşlılar'da Doktor Mustafa'nın önderliğinde Ulucamii önünde toplanarak miting düzenlediler. Mitingde Adana, Bahçe, Haruniye, Osmaniye ve Dörtyol'un işgal sırasında uğranılan işkence ve zulümler dile getirildi.

Ermeniler'de Fransızları karşılama hareketleri yoğun bir şekilde sürmeye başladı. Nitekim beklenen gün geldi.

29 Ekim 1919 Çarşamba günü ikindi üzeri Fransız yüzbaşısı Joly yanında bir kısım kuvvet olduğu halde Maraş'a geldi. Fransız alayı, şehrin güneyindeki Aksu Köprüsü'nün yanına karargah kurdular. 30 Ekim 1919 Perşembe günü erken saatlerde De-Fontzine komutasındaki 2000 dolayındaki Ermeni-Cezayirli ve Fransız karışımı askerler diğer Fransız alayı ile de birleşerek şehri işgal ettiler. Fransız askerleri ve Ermeniler slogan atıp, marşlar söyleyerek Amerikan Koleji'ne (şimdiki Halk Eğitim Merkezi) yerleştiler.

Kahramanmaraş'ı işgal eden kuvvetlerin sayısı Türk kaynaklarına göre; 400 Ermeni, 1000 Fransız, 500 Cezayir'li olarak verilmektedir.

Fransızların Kahramanmaraş'ı işgali sırasında Ermeni evlerinin damları Ermeni bayanlarının sevinç gösterileriyle çınlıyordu. Fransız askerleri, evlerin damındaki Ermeni kadınların alkışları arasında sevinçle ilerlediler. Yine damlardaki Ermeni erkekleri de ellerinde Fransız ve Ermeni bayrakları olduğu halde, "Kahrolsun Türkler, Yaşasın Fransızlar ve Ermeniler" diye bağırarak slogan atıyorlardı.

Ermeniler'le birlikte yürüyen Fransız işgal kuvvetleri şimdiki Halk Eğitim Merkezi olan Amerikan kolejine doğru yürüdüler. Askerlerden çoğu Ermeniler'den oluşuyordu. Ermeniler'in bu tutumları Türkler'in hissiyatına çok dokundu.

Bu arada Kahramanmaraş'ın ileri gelenlerinden Doktor Mustafa, Mehmet Ziya, Eczacı Ömer Lütfi, Katipzade Mehmet, Kocapaşazade Ömer, İslahiye'li Nazım Bey Elbistan'da Kuvay-ı Milliye'nin takviyesi ve silah temini için yola çıktılar. Geceyi Bertiz'in Başdervişli Köyü'nde geçirdiler. Birgün sonra da Elbistan'a vardılar.

Fransız kuvvetlerinin Maraş'a gelmesi üzerine İngilizler 1 Kasım 1919 günü akşam üzeri şehirden ayrılarak Gaziantep'e gittiler. Oradanda Mısır'a gitmek üzere bölgeden ayrıldılar.

Heyet-i Temsiliye Reisi Mustafa Kemal Paşa'ya göre, Doğu Anadoluda büyük bir Ermenistan kurulmasının imkansızlığını gören İtilaf Devletleri, Maraş, Adana, Antep ve Urfa çevresinde küçük bir Ermenistan oluşturmaya karar vermişlerdir. Bu nedenle, bölge halkının işgale ve zulme karşı hareketsiz kalması halinde bu durum Fransızlar'ın cesaretini artıracaktır. Bunu engellemek için bu bölgelerde gizli teşkilatlar kurarak, halkı işgal aleyhine teşkilatlandırılmalı ve kurulacak milli müfrezelerle Fransız müesseseleri ve kıtaları vurulmalıdır.

SÜTÇÜ İMAM OLAYI

Fransızlar'ın Maraş'ı işgalinden kısa bir süre sonra olaylar başladı. Olaylar ilk anlarda küçük grubların karşılıklı sataşma ve atışmalarla yer yer meydana geliyordu.

Bu arada asıl adı Ali olan Sütçü Imam Uzunoluk caddesinin kenarında hem süt satarak geçimini sağlıyor, hemde ücretsiz olarak imamlık yapıyordu.

31 Ekim 1919 Cuma günü sabah olur olmaz, şehirdeki Ermeniler'in taşkınlık ve şımarıklıkları görülmeye başladı. Fransızlar'dan güç alan Ermeniler, şehre dağılarak önlerine gelen Türklere hakaret ediyorlar, Türk Milletinin örf, adet, gelenek ve görenekleri ile dinine dil uzatıyorlardı. Çeşitli mahallelerde yer yer olaylar patlak vermeye başladı. Fransız askerleri de bu duruma seyirci kalıyorlardı.

Fransız ve Ermeni askerler üçer-dörder kişilik grublar halinde çarşı-pazar ve mahalleleri dolaşıyorlardı. Türklerin bazılarını dövmelerinin yanında, Türk Milletini ve Türk Hükümeti'ni aşağılayıcı sözler sarfediyorlardı. Sataşma, dövme, yaralama gibi taşkınlıklarda yetmiyormuş gibi, sarkıntılık etmeye de başladılar.

Dinine, vatanına, milletine, ailesine, namusuna bayrağına, kitabına, şeref ve haysiyetine bağlı; başkalarının boyunduruğu altında yaşamaktansa, ölümü bile tercih eden Kahramanmaraşlılar adeta kükrediler. Fransız askerleri, Türklerin cesaret, azim ve kararlılığını henüz tanımıyorlardı. Fransızlar ve Ermenilerin bu taşkın hareketleri, Türklerin azim ve iradelerini artırıyordu. Türkler için artık tahammülü mümkün olmayan bir yere gelinmişti.

Bardağı taşıran son damla, Fransız askerlerinin Uzunoluk hamamından çıkan Türk kadınlarına sarkıntılık etmeleri oldu.

Bir grub Fransız Ermeni askeri ikindi üzerinde Uzunoluk Caddesi'nden kışlaya dönüyorlardı. 0 anda Uzunoluk Hamamından yüzleri peçeli iki Türk kadını çıktı. Üç kişi olan ve sarhoş durumda olan Fransız Ermeni askerlerinden birisi, hamamdan çıkan Türk kadınlarına saldırdı ve peçesini yırttı. "Artık burası Türklerin değildir, Fransız memleketinde peçe ile gezilmez" diyerek kadıncağıza sarılıp ilişmek istedi. Peçesi yırtılan ve zor durumda kalan kadıncağız bayılıp yere düştü. Diğer kadında imdat istercesine bağırdı. Olayı Kel Hacı'nın kahvesinden gören Türkler dışarı çıkarak, askerlerin üzerine yürüdüler. Türkler, Ermeniler'e ihtarda bulunarak yollarına gitmelerini söylediler. Ermeniler kötü sözler sarfederek silah kullandılar. Bu arada Çakmakçı Sait orada kurşunla yaralandı ve şehit oldu. Gaffar Osman'da yaralandı. Bu sırada Ali Sütçü Imam, Karadağ tabancasını alarak dükkanından hızla olayın ol duğu yere geldi. Silahını Ermeni askerlerinin üzerine boşalttı. İlk kurşunu atan Kahraman Sütçü Imam'ın silahı ile yaralanan Ermeni askeri arkadaşlarının yardımı ile kışlaya götürüldü. Yaralı asker bir gün sonra öldü. 1 Kasım 1919 tarihinde ölen Ermeni için büyük bir cenaze töreni düzenlendi. Sütçü İmam ise Nalbant Bekir'den aldığı bir atla Bertiz'in Ağabeyli köyünde bulunan Beyazıt oğlu Muharrem Bey'in yanına gitti

Sütçü İmam Ermeni ve Fransızlar tarafından sürekli arandı. Bulunması için de Kahramanmaraş Hükümeti çok sıkıştırıldı. Bütün çabalarına rağmen Sütçü İmam bulunamadı.

Sütçü İmam'ın bu unutulmaz kahramanlığından dolayı halk adeta birbirine kenetlenerek kardeş oldu. Birlik ve beraberliğin engüzel örneği bundan sonra da yaşandı. Sütçü İmam olayı, Kahramanmaraş harbinde de yeni bir ışık, yeni bir zafer yolunu açmış oldu.

Fransız askerlerinin ölmesi, Fransızlarla Ermeniler arasındaki sıkı ilişkiyi daha da artırdı. Fransız asayişinin bozulmasına Türk düşmanı Ellik Ermenileri sebeb oldu. Çünkü Fransızlar; Türkler'in bukadar vatan ve namusuna sadakatla bağlı olduklarını bilmiyorlardı.

OLAYLARIN GELİŞMESİ

Sütçü İmam hadisesinden sonra gözleri dönmüş Ermeniler, çılgınlıklarını artırmaya başladılar. Ermeniler sağa sola ateş ederek Zülfikar Çavuş oğlu Hüseyin'i şehit ettiler. Bu arada Türkleri öldürüp kadınlarını alacaklarını, camilerine çan takacaklarını söylemeye başladılar.

Gaziantep yolu üzerindeki Zeytinlikte Tiyeklioğlu Kadir isimli genci boğazlayarak burnunu ve kulaklarını kestiler. Tiyeklioğlu Kadir, Sütçü İmam'ın dayısının oğlu olduğundan, özellikle işkence sonucu öldürdüler. (1 Kasım 1919)

Ermenilerin yaptıkları cinayetler artarak devam etti. Şekerli mahallesinden Nasıroğlu Mehmet, arkadan kamalanarak Ermeniler tarafından haince şehit edildi. 14 Kasım 1919 günü yine, Çiçekli Mahallesindeki evinden komşusuna gitmekte olan Aşık Mustafa oğlu Ökkeşi şehit ettiler.

Bu arada Kuyucak Kümbet, Çiçekli ve Haydarlı mahallelerinde toplanan Ermeniler, silahlanarak Türk askeri kıyafetlerinde olmak üzere Türkleri tek tek yakalayıp işkence etmeye başladılar. Maraşlıların gitgide sabrı taşıyordu.

8 Kasım 1919'da Adana'dan Kahramanmaraş'a bir tabur Tunuslu asker daha getirildi. Tunuslu askerler de şehre dağılmadan doğruca Fransız birliklerinin kışlalarına geldiler.

Bu sırada haberleşme telgrafla yapılıyordu. Telgraf makinalarından Türkler de gizlice yararlanıyorlardı. Türkler tarafından Cancık Mağarası'na yerleştirilen Telgraf makinası sayesinde Sarıgüzel, Maksutlu, Bertiz, Sarıçukur ve Kavlaklı köyleri ve Pazarcıktaki Kılıç Ali Beyle haberleşme sağlanıyordu.

KAHRAMANMARAŞIN KAPLICA VE İÇMELERİ

Zeytun Kaplıcası


Ilıca (Zeytun) Kaplıcası Kahramanmaraş'ın 72 km. kuzeyinde eski Elbistan-Kahramanmaraş kervan yolu üzerinde Berit Dağı eteklerindeki Ilıca Beldesinde yer almaktadır. Kükürt petrol artığı ve az miktarda yağ karışımı ile meydana gelen şifalı suyun; Romatizmal hastalıklara, kırık-çıkık sekselleri ve kadın hastalıklarında olumlu etki yaptığı belirtilmektedir. Suyun sıcaklığı 45*C' dir. Belediyenin yaptırmış olduğu kür merkezi ve dinlenme salonları ile birlikte büyük bir bay ve bayan havuz yaptırılmıştır.Ilıcanın doğal deseni ve iklimi de sağlık turizmini geliştirmeye elverişli yayla özelliği taşıyan
doğasının yanısıra Kahramanmaraş'a yakınlığı ve ulaşım kolaylıkları da turizme olan talebi artırıcı unsurlar olarak ortaya çıkmaktadır. Bu faktörlerin etkisiyle ılıca turizmi gelişen ve diğer hizmet sektörlerini de geliştiren bir ekonomik faktör olarak ortaya çıkmaktadır.Ilıca Kaplıcaları kapasitesi ve su nitelikleri itibariyle yerel ölçekte hizmet verebilecek özelliklere sahiptir. Kaplıcalar 1500 yatak kapasiteli bir termal merkez potansiyeli yaratmaktadır. Ilıca'da konaklama turizm belgesi olmayan 21 pansiyonda 386 oda, 767 yatakla yapılmakla beraber, Belediye Belgeli 3 otelde 78 oda,192 yatak mevcuttur. İki adet motelin 63 odası ve 126 yatak kapasitesi vardır. Ilıca Belediyesi'nin yaptırmış olduğu kür merkezi ve sauna hamam faaliyette olup her türlü imkan mevcuttur. Turizm mevsimi Nisan ortasından Kasım ortasına kadar 7 ay sürmektedir. Temmuz, Ağustos ve Eylül ayları en yoğun dönem olup, bu üç aylık dönemde doluluk oranı %80, diğer aylarda %20-30 dolayındadır. Konaklama süresi 3-15 gün arasında değişmektedir. Ilıcada 2 kaplıca tesisi (Hamam) vardır.

Ekinözü (Cela) İçmeleri


Ekinözü İçmeleri K.Maraş'a 150 km uzaklıktadır. Ekinözü yerleşmesi, yakın çevresinde yer alan 3 kaynaktan oluşmuştur. İnsan sağlığı üzerinde olumlu etkileri bulunan kapasite ve kaynak nitelikleri bakımından ülkemizin 10 büyük içmesinden biridir. Ekinözü İçmeleri; Yukarı İçme, Orta İçme ve Aşağı İçme olarak 3 bölümden oluşmaktadır. Yapılan tetkik ve analizlerde başta böbrek, idrar yolları, safra kesesi, mide, bağırsak, cilt, basur, nefes darlığı,iç guatır, şeker, sinir hastalıkları, karaciğer,ve damar sertliği rahatsızlıklarında etkili olduğu ve tedavi sağladığı ortaya çıkan Ekinözü İçmelerinin suyu içilerek, banyosu yapılarak ve özel çamuru cilde sürülerek dertlere deva olmaktadır.

Tekir Gezi yeri

TEKİR

Kahramanmaraş-Göksun karayolunun 55. kilometresindedir. Döngel Mağaralarının yanında çam ve ardıç ormanları ile kaplı çok güzel bir dinlenme yeridir. Arkıtçayı kenarları ve gözü, Değirmenderesi gözü ve kenarları, Yeşilgöz ve kıyısı, Uzundurdu gözü ve çevresi, Orman fidanlığı, Çam içi dinlenme yeri, Kapılı Mağara ve Tarhanakaya Mağaraları gezilip görülecek yerlerdir.

1951 yılında Kahramanmaraş'ın Kavlaklı, Kızıldamlar, Hartlap, Yenicekale köylerinden yazları yaylamak için gelen 12 ailenin yerleşmesi ile gitgide büyümüştür. Bol su kaynakları ve ulaşım ağının kapladığı bir yerde olduğundan çabuk gelişmiştir.

Gündelik kesilen eti, davaryoğurdu, elması, fasulyesi, peyniri, balı, alabalığı ve ardıç namındaki suyu meşhurdur. Yazları buraya Kahramanmaraş'tan, Osmaniye'den Kozan'dan ve Adana ile Gaziantep'ten gelen yaylacılarla nüfusu daha da artar.

Değirmenderesi Gözü'ne yapılan "Tekir Alabalık Üretim Tesisleri"de bu bölgenin kalkınmasında ve ekonomik yapısında canlanma meydana getirmiştir. Tekir alabalığı, çok lezzetli olduğundan çok kişinin dikkatini çeker.


Tekir'in hemen batısında yükselen Koyunoluk Dağı'nın tam zirvesinde sürekli akan 7 adet kaynak suyunun bulunması, Cenab-ı Allah'ın bir lütfudur. Etrafında kendinden başka yüksek dağ olmamasına ve yalçın sarp kayalara sahip olmasına rağmen dağın zirvesinden yaz kış sürekli akan bol sulu 7 adet kaynak suyu görenler hayranlıklarını gizleyememektedirler. Bu dağın zirvesine yürünerek yaya olarak 4 saatte çıkılabilmektedir.

SIR BARAJI KIYILARI

SIR BARAJI KIYILARI

Sır Barajı, Kahramanmaraş'ın 8 km. batısından başlamak üzere 38 km.lik bir (Doğu-batı) uzantısı vardır. Ayrıca, girintili ve çıkıntılı bir görünüm arzetmektedir. Baraj kıyıları az engebeli ve düzlük alanlardan meydana geldiğinden, piknik yapmaya ve dinlenmeye müsait yerleri çoktur. Baraj sahasında bol miktarda balık avlanır. Ahırdağı etekleri ve Yenicekale'den Sır Barajı'nı seyretmenin zevki bir başkadır. Barajın üst kısmında yer alan Ceyhan Köprüsü civarları piknik yapmaya ve yüzmeye müsait yerlerdir.

PINARBAŞI Gezi yeri

PINARBAŞI

Kahramanmaraş'ın topraklarından fışkıran suların süslediği bu mesire yerimiz halkın piknik ihtiyacını karşılaması yanında, üst kesimlerinde çamlarla örtülü gazinoları bulunan, turistlerin
ilgisini çeken önemli gezi alanıdır.

MENZELET BARAJI KIYILARI VE ALİ KAYASI

MENZELET BARAJI KIYILARI VE ALİ KAYASI

Kahramanmaraş'ın 26 km. kuzeybatısındadır. Asfalt yolla baraj kenarına kadar gidilir. Görünüm olarak güzel manzaralı piknik ve seyirlik yerleri vardır. Tarihi Ali Kayası bu baraj suyu altında kalmıştır. Ali Kayası yüksek olduğundan, manzaralı ve esas görünüm olarak 62m.lik kısmı su seviyesinin üstünde kalmıştır. Baraj suyu tatlı olduğundan, "Tatlısu Balık Avcılığı'da yapılır. Ceyhan, Tekir ve Fırnız suları ile beslenen barajın güzel bir görünümü vardır.

Ali Kayası

KUMAŞIR GÖLÜ Gezi yeri

KUMAŞIR GÖLÜ

Kahramanmaraş - Adana yolu üzerinde ve şehre 9 kilometre uzaklıktadır. Dağın eteğindeki kaynakların beslediği tatlı suyun meydana getirdiği göl ve etrafını çevreleyen yeşillik, eşsiz
manzaraya sahip olup, halkın hem piknik yapıp hem de balık avladığı bir yerdir.

Kahramanmaraş - Adana yolu üzerinde ve şehre 9 kilometre uzaklıktadır. Dağın eteğindeki kaynakların beslediği tatlı suyun meydana getirdiği göl ve etrafını çevreleyen yeşillik, eşsiz
manzaraya sahip olup, halkın hem piknik yapıp hem de balık avladığı bir yerdir.

KAZMA BAĞLARI Gezi yeri

KAZMA BAĞLARI

Kazma Bağları, Kahramanmaraş'ın 10 km. kuzeybatısında ve Ahırdağı eteklerindedir. Ahırdağı'nın kuzey kesimlerinde ve Menzelet Baraj manzaralıdır. Soğuk suları ve bahçeleri ile ilgi çekicidir. Kahramanmaraşlılar'ın yazlık bağ evlerinin bir kısmı buradadır. Yeri yüksek ve manzaralı olduğundan yazın nüfus yoğunluğu artar. Asfalt ve düzgün yolla şehre bağlıdır. Çağlayancerit ve Kahramanmaraş'a asfalt yolla bağlıdır. Turfanda Çağla'sı ile meşhurdur. Elektrik, su ve telefonu mevcut çok güzel yazlık evleri vardır. Etrafı sonradan meydana getirilmiş bakımlı çam ağaçları ile kaplıdır. Belediye otobüsleri ile gidip gelinir.

KAPIÇAM Gezi yeri

KAPIÇAM

Kahramanmaraş'ın 10 km. doğusundadır. Kahramanmaraş-Gaziantep karayolunun üzerinde olduğundan ulaşımı kolaydır. Her zaman belediye otobüsü, dolmuş ve taksi ile gidilebilir. Etrafı çam ormanları ile kaplıdır. Orman İşletme Müdürlüğü tarafından su çekilerek, oturma yerleri yapılmıştır. Orman İşletme Müdürlüğü'nün bakım ve kontrolü altında güzel bir piknik ve dinlenme alanıdır. Karayolunun her iki tarafıda ormanlık alanlarla kaplıdır. Özellikle Cumartesi ve Pazar günleri ve yaz ayları insanların uğrak ve dinlenme merkezi halindedir. En kalabalık olduğu ayIar Nisan, Mayıs ve Eylül'dür.

GÜVERCİNLİK gezi yeri

GÜVERCİNLİK

Kahramanmaraş'ın 18 km. kuzeybatısındadır. Asfalt yol ile bağlıdır. Etrafı ormanlarla kaplı olup, Ceyhan Nehri yatağı ve vadisi buraya ayrı bir güzellik verir. Piknik yapmaya ve balık avcılığı yapmaya müsait biryerdir. Çok soğuk olmak üzere vadi yamaçlarından su kaynakları mevcuttur.

Fırnız Gezi yerleri

Kahramanmaraş-Göksun Karayolu'nun üzerindedir. Etrafı çam ormanları ile kaplı bir vadidir. Fırnız Köyü yakınından çıkan ve vadi tabanında akan su kenarları piknik yapmaya ve dinlenmeye elverişli yerlerdir. Fırnız Suyu'nda Alabalık avcılığı da yapılır. Otomobil ile Kahramanmaraş'tan 45 dakikada varılır. Kışın bile güneşli havalarda bu vadi tabanlarının güneyinde piknik yapılır. Çam ormanlarının ve su kenarlarındaki yeşillik alanlar bir bütünlük içinde göze hoş gözükmektedir

Döngel

Kahramanmaraş-Kayseri Karayolu'nun 50. km sinde bulunmaktadır. Dünyanın 8. harikalığına aday bir yerdir. Tekir'den batan büyük bir su kütlesi çağlayanlar halinde bu mağaralardan çıkar. Üst üste ve birbirine bağlı olmak üzere üç mağaradan meydana gelmektedir. Mağaranın tabandan tavana kadar olan yüksekliği 102 m: dir. Tabii ve eşsiz bir görünümü vardır, otobüs terminalinden her saat gidilebilir. Ayrıca özel araba ile 50 dakikalık bir yolculuk sonucu varılır. Engüzel piknik alanıdır. Güzelliği, görenleri hayran bırakır. Etrafı sarp kayalık ve çalılıklarla ve yer yer çam ağaçları ile kaplıdır. Çağlayanlar halinde akan suyunda alabalık avlanır. Çevrede bulunan köylerin elektrik ihtiyacını karşılayan "Tekir-Döngel Hidroelektrik Santralı"da burada kurulmuştur. Ceviz ve Çınar ağaçları ile kaplı yemyeşil bir dinlenme ve piknik alanıdır. Yaz boyunca ziyaret edenlerle haşır neşir olan bir turizm merkezi sayılır. Milli Eğitim Bakanlığı'na ait birde İzcilik ve Kamp Tesisleri yapılmıştır. Türkiye'nin çeşitli yerlerinden belirli aralıklarla öğrenciler gelerek burada kamp yaparlar. Anadolu'nun tarih öncesi dönemlerine ilişkin kalıntılar burada bulunmuştur.

Başkonuş Yaylası

Başkonuş Yaylası Kahramanmaraş'ın en gözde, yemyeşillikler içerisinde bir tabiat harikasıdır. Kahramanmaraş-Andırın karayolunun 55. km'sindedir. Şehrin batı tarafındadır. Yolu asfalttır ulaşımı kolaydır. Otomobil ile 45 dakikada ulaşılır. Rakımı 1850 metredir. Yazın çok serindir. Piknik yapmaya müsait geniş yerleri mevcuttur. Yemyeşil çimen kaplı küçükbir platonun her iki yamacı çam, mezdeği, kamalak ve meşe ağaçları ile kaplıdır. Orman Işletme Müdürlüğü tarafından buraya konaklama ve dinlenme evleri yaptırılmıştır. Geyikler koruma altına alınmıştır. Geyik evi ve bekçi evide mevcuttur. Tertemiz havası, soğuksuları ve yemyeşil ormanları birbirleriyle adeta kucaklaşmış durumdadır. Kışın dağ turizminin, yazında piknik ve spor turizminin yapıldığı seçkin bir yerdir. Buraya gelen yabancılar hayranlıklarını gizleyemezler.

TURİZM FAALİYETLERİ İÇİNDE K.MARAŞ VE ÇEVRENİN YERİ


TURİZM FAALİYETLERİ İÇİNDE İL VE ÇEVRENİN YERİ




FOTOĞRAFLARIN HARİTA ÜZERİNDEKİ YERLERİNİ GÖRMEK İÇİN, FOTOĞRAFLARA YA DA YAZI BAŞLIKLARINA TIKLAYINIZ.



Başkonuş
Döngel
Kahramanmaraş ve çevresinin kültür ve turizm olgusu içinde ayrı bir yeri vardır.Kahramanmaraş Akdeniz iklim kuşağında olmakla beraber Orta Anadolu ve Doğu Anadolu iklim kuşaklarıyla sınır teşkil etmektedir.Güney İllerimize göre serindir. Çok sayıda yaylaları vardır. Bu yaylaların içinde Başkonuş Yaylası, Yavşan Yaylası ve Tekir Yaylası Türkiye'de görülmeye değer ve dünyada az sayıda bulunan bitki örtüsü ile birlikte önemli bir yer tutar. Akarsu ve kaynak suları bakımından zengindir.
Tekir
Yavşan

Bu durum Kahramanmaraş'ın büyük bir turizm potansiyelini oluşturmaktadır. İlkbahar'ın sonlarına doğru Kahramanmaraş ve Andırın İlçesi yaylaları Adana, Hatay ve İçel için önemli ikinci bir yazlık mekan durumundadır.

Ahırdağı etekleri de onlardan geri kalmaz. Kahramanmaraş'ın Yenicekale, Süleymanlı, Döngel, Tekir, Fırnız, Güvercinlik, Kazma, Kozludere, Kumaşır Gölü, Kapıçam ve Pınarbaşı, Elbistan İlçesinin Pınarbaşı ve Ekinözü İlçesi yazları ve sonbaharda halkın tercih ettiği yöreler arasında yer alır. İl merkezindeki muhteşem Kale, Ulu Camii, Taş Medrese, Pazarcık yöremizde Evri ve Tilkiler Harabeleri, Andırın yöremizde Gökahmetli ve Çokak Harabeleriyle yol boyu Osmanlı ve Bizans Kaleleri, Süleymanlı'daki Bizans Yapıları, tek başına bile çok büyük bir değeri olan Afşin'deki Eshab-ı Kehf Külliyesi ve daha saymakla bitmeyecek kültür ve turizm değerlerimiz çoğu yerli ve yabancı turistlerimiz için önem arz etmektedir.

Döngel




Taş Medrese
Ulu Camii
KALE
Kale



Kahramanmaraş el işlemeciliğinden Oya, Sim Sırma, Kuyumculuk, Bakır ve Ağaç Oyma İşlemeciliği her an herkesin hayranlıkla hislerini kabartacak değerlerdir. Ayrıca ünlü kırmızı biberi ve dondurması dünyada rakipsizdir. Çeşitli, dünya ülkelerindeki gıda fuarlarına katılması, Yurt düzeyinde yapılan şenliklerde yer alması Kahramanmaraş Dövme Dondurmasının önemini kanıtlamaktadır. Ülke ve yöre turizmi için önemli bir potansiyel oluşturmaktadır.


ÇEVRE ÇEKİCİLİKLERİ (TARİH VE KÜLTÜREL DEĞERLER)


"Kahramanmaraş Merkezi"


Kahramanmaraş kentinde yer alan önemli tarihi ve arkeolojik yapıtlar.


Kahramanmaraş Kalesi

Kare planlı burcun dış duvarları kesme taş, iç duvarları ise moloz taştır. Yarıdan çoğu yıkılmış iç duvarlarda iç kapı koridoru ile kapı söve yerleri onarılmıştır. Burcun güney yüzünde sivri kemerli, çift kanatlı kapı yer alır. Ahşap kapı kanatları, kalın saç kaplanarak iri başlı çivilerle perçinlenmiştir. Burcun doğusu maz-gal deliklidir. İçten haç planlı burç, haçın uzun kolu üstündeki başka bir kapıyla kaleye açılır.

Kale surlarının içi park olarak düzenlenmiştir. Açık çay bahçeleri, çocuk parkı ve dinlenme mekanları bulunmaktadır.

Kahramanmaraş çevresindeki diğer Kale kalıntıları; Çukurhisar Köyünde Çukurhisar Kalesi, Yaylaüstü Köyünde Yaylaüstü Kalesi, Doluca Köyü'nde Orçan Kalesi, Pazarcık Şallıuşağı Köyü yakınlarında Köroğlu Kalesidir.


Ulu Camii

Kahramanmaraş Kalesinin güneyindeki meydandadır.Taçkapı üstündeki yazıttan Dulkadiroğulları'ndan Süleyman oğlu Ala Üd-Devle Bey'in 1496' da yaptırdığı anlaşılmaktadır. Camiinin kuzeyine sonradan eklenen son cemaat yeri düz ve ahşap çatılıdır. Dikdörtgen planlı ana mekan, mihrap duvarına dikey uzanan yedi nefe ayrılmıştır. Doğuda alanın durumu nedeniyle alttan dolgulu nefte, paye yerine kısa sütunlar kullanılmıştır. Üçgen mihrap nişi, dört bordürlü ve mukarnaslıdır. Mukarnas, Palmet, Lotüs motiflerinden oluşan bordürler özenli işçilikleriyle ilgi çeker. Camiden bağımsız minare özgün yapısını koruyabilmiştir. Kare taban üstünde silindirlik gövde bir silmeden sonra çok köşeli yapılmıştır. Üst kısmı onarımlarla değişmiştir.



Haznedarlı Camii (Duraklı Camii)

Duraklı Mahallesindedir. Camideki çok sayıda yazıt yapımla ilişkili değildir. Mimari ve bezemesinden XV. yy. yapısı olduğu sanılmaktadır.Ayrıca mihrabın olduğu düşünülen mermer kesme taşlardaki bezemeler de aynı yüzyıl özellikleri göstermektedir


Hatuniye Camisi



Kurtuluş Mahallesindedir. Yavuz Selim Sultan (XV.yy) adına yaptırılmıştır. Avlu giriş kapısı üstünde XIX.yy. başlarından onarım yazıtı vardır. Kesme taştan, son cemaat yeri ve ana mekanı ahşap çatılı bir yapıdır. Son cemaat yerinin solundaki sivri tonoz örtülü, dikdörtgen planlı türbeye, birkaç basamakla inilen yalın kapıdan girilir.





İklime Hatun Mescidi


Kurtuluş Mahallesindedir. Ala Üd-Devle Bey'in kızı İklime Hatun adına 1549'da yaptırılmıştır. Mescit ve Türbe kesme ve moloz taştandır. Ortada paye, yanlarda duvarlara dayanan iki sivri kemerden oluşan son cemaat yeri tonoz örtülüdür. Son cemaat yerinin sağında türbe, solundaki kemer içinde mescidin kapısı yer almıştır. Kare planlı mescidin kubbesi yıkılmıştır. Silindirlik mihrap nişi sütunların taşıdığı yarım kubbeyle örtülüdür.Mihrap duvarının solundaki kapıdan türbeye girilir. Düzgün olmayan dörtgen planlı yapı, sivri kemerli tromplara oturan kubbe ile örtülüdür. Türbede iki gömüt vardır.



Taş Medrese


Kalenin güneyindeki meydandadır.XIV.yy'da Ala Üd-Devle Bey'in kızı adına yapıldığı öne sürülen yapı yazıtsızdır. Türbedeki beş satırlık yazıt ise bozulmuştur. Taş Medrese, düzgün olmayan dörtgen planlı açık avlu çevresinde sıralanmış bölümlerden oluşmaktadır. Avlunun sağında medrese odaları, girişin karşısında dikdörtgen planlı mescit ve solunda da piramit çatılı türbe yer alır. Medrese odaları dikdörtgen planlı, tonoz örtülüdür.



Taş Medresenin Mescit ve Türbe kısımları vardır.Onarımı yapılmış olan Taş Medrese kentin önemli bir meydanında yer almaktadır.





Taşhan Çarşısı
Kapalı Çarşıya bitişiktir.Dulkadiroğulları döneminde yapıldığı öne sürülen, moloz taştan kare avlu çevresinde iki katlı bir yapıdır. Girişin karşısındaki çapraz tonozlu mekan, sivri kemerlerle avluya açılır. Kuzeydoğuda, hanın ambarı olduğu düşünülen tonozlu uzun bölüm vardır. Girişin sağındaki tonozlu mekanların sonuncusundan bir koridorla ahıra geçilir. Girişin solundaki küçük bölüm depodur. İkinci kat sonradan ahşap olarak yapılmıştır. Basamaklarla, arkasında han odalarının yer aldığı gezinti yerine çıkılmaktadır. Girişin karşısındaki bölümlerden belediye çarşısına ikinci bir kapı açılmıştır.
Taşhanda halen küçük imalat ve depolar vardır. Restorasyonu 2007 yılı içerisinde yapılmıştır.



Katip Hanı

Ulu Caminin güneyindedir. XVIII. yy.da yapıldığı sanılmaktadır. Belediye, Bakırcılar ve Demirciler Çarşılarının yer aldığı Çarşıbaşı kesimindedir. Yapının iki kapısından biri, bu çarşılara açılmaktadır. Kapıdan hole, buradan da üç yanı ahşap revaklı kare avluya geçilmektedir. Güneyi revaksızdır. Avlunun çevresinde iki katlı han odaları vardır. Batıdaki kargir, tonoz örtülü iki büyük odanın solunda sivri kemerli niş içinde çeşme ve helalar yer alır. Güneybatıda depo olarak kullanılan ortaları tek sütunlu iki oda bulunmaktadır. Bunların solundaki odadan ahıra geçilir. Hanın ikinci katı yangından sonra ahşap olarak yapılmıştır.
Tuzhan metruk ve bakımsızdır. Restore edilmek suretiyle kullanıma açılmalıdır.


Hışırhan

Yıkılan eski bedestenin 100 metre batısındadır. XIX. yy. yapısı olduğu sanılan hanın yalnızca kuzeyi sağlamdır. Revaklı avlunun çevresinde yer alan yapı bakımsız olup onarımı gerekmektedir.


Ashab-ı Keyf


Dünyada 33 yerde var olduğu iddia edilen Eshab-ı Kehf'in yani mağara arkadaşlarının Afşinimizde yaşadığına inanıyor ve araştırmalarımız sonrasında iddia da ediyoruz.

Yapmış olduğumuz araştırmalarda Kur'an'ı Kerim'de ki Kehf suresi'nin 17. ayetinde yapılan açıklamanın Afşin'de bulunan mağara ile birebir örtüşmesi bizim için dini delil olarak gösterebileceğimiz en önemli kanıttır.

Selçuklular, Dulkadiroğulları ve Osmanlı Devleti dönemlerinde mağara çevresine mescid, ribat ve kervansaray yapılması, burası için vakıflar tahsis edilmesi, buraya çok hassas yaklaşılması bu mağaranın mağara arkadaşlarının uyuduğu yer olduğuna olan inancı ve güveni göstermektedir.

İlçemizde çocuklarının isimlerine kadar yansımış olan durum hem dini yönden hem tarihi yönden kesinliği desteklenen bu yerin hem müslümanlar hem de hıristiyanlar açısından ne kadar önemli olduğunun bilinciyle yaptık çalışmamızı.


Ceyhan Köprüsü

Kahramanmaraş-Göksun eski yolunda, Ceyhan Irmağı üstündeki köprü, yeni yolun dışında kalmıştır. XIV. ya da XVI. yy. yapısı olduğu konusunda değişik görüşler vardır. 156.60 metre uzunluğunda, altı gözlü bir köprüdür. Çeşitli dönemlerdeki onarımlarla özgünlüğünü yitirmiştir.


Çukur Hamamı


Kahramanmaraş kentinde kalenin eteğinde toprak seviyenin altında yapılmıştır. Kitabesi yoktur. Kale ile arasında bir geçit olduğu söylentileri olmasına karşın bugün belirli bir emare yoktur. Çeşitli devirlerde onarım ve ilaveler yapılmıştır.




Tüfekçi Hamamı



Sarayaltı Mahallesinde demirciler çarşısındadır. Kitabesi yoktur. Soyunmalık, iki soğukluk ve sıcaklıktan oluşmaktadır.


Acar Hamamı

Kale caddesi üzerindedir. Kitabesi yoktur. Kagir bir yapıdır. Soyunmalık, soğukluk ve sıcaklık kısımlarından oluşmaktadır. Üzerleri kubbelerle kapatılmıştır


Paşa Hamamı

Kurtuluş Mahallesinde bulunmaktadır. Bugün terkedilmiş, koruma önlemi alınmadığı için tahrip olmuştur.


MAĞARALAR


Döngel Mağarası

Kahramanmaraş-Kayseri karayolu üzerindedir. Şehir merkezine uzaklığı 45 km'dir. Mağaralar prehistorik devirde iskan edilmiştir. 1956-1960 yıllarında prehistorik araştırmalara sahne olmuştur. İçerisinden Döngel Çayı denen sular çıkmaktadır. Büyük bir çağlayan yaparak dereye akmaktadır. Yanında ayrıca Gençlik Spor İl Müdürlüğünün izcilik kampı bulunmaktadır. Önemli turistik bir yerdir.



Gümüşkaya Mağarası

Zeytin Süleymanlı'dan geçip Afşin'e giden yolun karnıyarık mesire yerinden geçerek Ericek Kasabasından geçen tarihi İpekyolu'nun hemen yakınında bulunmaktadır. Gümüşkaya mağarası yer yer breşik özellikler gösteren Paleosen yaşlı kireç taşları içinde gelişmiştir. 20 - 30 m. uzunluğunda koridor boyunca sağlı sollu tabandan dikitler, tavandan da sarkıtlar oluşmuştur. Yer tabanının mermer olduğu bembeyaz bir güzellikle karşılaşılmıştır. Ayrıca mağaranın içerisinde bir krater gölü olup, içerisindeki suyun berrak ve temiz olmasından suyun içilebilirliği anlaşılmaktadır.


Savruk Mağarası

Savruk, Savran, Sarıkız diye tanımlanan mağaramız, Süleymanlı Ilıca Kasabası, Beşen Eleman Mezrası, Karamanlı Köyü ve Hacınınoğlu Köyü yerleşim yerlerinin arasında bulunan tarihi izler taşıyan bir doğa harikası arasına gizlenmiş ön kısmında bir şelale ve piknik alanı sayılacak tepe tarafında daha geniş bir ovayla süslenmiş turizm elçimiz olacak bir mağaradır. Ulaşım bakımından sağlık turizmine bölgesel olarak modern dünyaya ayak uydurmuş, Ilıca beldemizden araçla 20 dk. ve mağaranın 400 m. yanına kadar ulaşabilmektedir. Mağaranın iç kısmı Damlataş Mağarasını aratmayacak sarkıt ve dikitlerle bezenmiştir. Ayrıca mağaranın ön kısmında 20 - 30 m. altında Ceyhan nehri konum olarak tabiat harikası olarak akmaktadır.



Pazarcık ilçesinin güneybatısında bulunan Bulut Deliği Mağarası, yer yer breşik özellikler gösteren Paleosen yaşlı kireç taşları içinde gelişmiştir. Toplam uzunluğu 114 m. olan (ana galeri 80 m.) gelişimini tamamlamış fosil bir mağaradır. Coğrafi konumu Pazarcık ilçesine yakınlığı, ulaşımın kolay oluşu ve doğal çevrenin güzelliği içerisinde zengin damlataşları, sarkıt, dikit, sütun ve duvar damlataşları ile kaplı olması nedeniyle turizm amaçlı kullanıma uygundur.


ÇEŞMELER


Şeyhadil Çeşmesi

Kahramanmaraş mutasarrıflarından İsmail Kemal Bey tarafından 1913-1915 tarihleri arasında, 3X6 metre ebadında kesme taştan yaptırılmıştır. Güney cephesinde ikiz kemerli iki diş açılmış, bu kemerlerin ayaklarından çıkan ikiz sütunlarla cephe teşkilatlandırılmıştır. Doğu ve Batı cephelerinde birer kemerle açılmış nişlerle de çeşme mimarisi tamamlanmıştır.


Tur İmkanları ve Mola Merkezleri

Kahramanmaraş İlinde organize turları doğrudan çekecek önemli bir turizm kaynağı bulunmamaktadır. Bölgeden geçen organize turlar daha çok Adıyaman, Nemrut, Kapadokya ve Antalya'da ki kaynaklara yönelmekte bunların ancak bir kısmı Kahramanmaraş'a uğramakta ya da konaklamaktadır.


İlde kaynakların kullanıma açılması; Turizm altyapısının gelişmesi ile, turların daha yoğun olarak İl'e uğraması ve konaklama yapılması beklenmelidir. Bu durumda Kahramanmaraş kenti organize turlar için konaklama merkezi olarak işlerlik kazanacaktır.


Organize Turların İlde İzleyecekleri Güzergahlar

Gaziantep-Kahramanmaraş-Göksun-Kayseri Adıyaman - Kahramanmaraş - Kayseri (Adana-Antalya) Kayserri-Kahramanmaraş-Adana (Alanya-Gaziantep) Adana-Kahramanmaraş (Gaziantep-Adıyaman-Kayseri) İlde mola merkezi için en uygun alanlar Tekir vadisindedir. Kaynakların yoğunlaştığı bu bölge mola merkezi olarak da düşünülebilir


GEZİ VE MESİRE YERLERİ



Şehrin 15 km. kuzeybatısındadır. Güvercinlik ormanlık bir bölgedir ve yazları yemyeşildir. Çevre önemli mesire yerlerinden olup, tabii su kaynakları mevcuttur.


Fırnız Vadisi

Kahramanmaraş'ın 54 km. kuzeybatısında yer alır. Kumarlı Köyü yakınındaki kaya altı suyu ile Fırnız vadisinden çıkan kaynak su yatağının yamaçları 4 mevsim yemyeşildir.


Su kenarlarında ve vadi yamaçlarında yer alan çınar, çam, gürgen ve meşe ağaçları ile sarp kayalıklar buraya ayrı bir güzellik verir. Kara avcılığı ile alabalık avcılığının yapılmasına uygun bir rekreasyon alanıdır.



Yavşan

Yavşan yaylası; Sır baraj gölünün güneyindeki yükseltiler üzerinde yer alır,zengin orman dokusu, kaynakları ve endemik bitkileri ile öncelik alan doğal bir kaynaktır.Yaylanın yüksekliği 1300 m'ye ulaşır. Kahramanmaraş'a 30 km mesafede olup, Fatmalı beldesinden 12 km'lik orman yolu ile ulaşılmaktadır.Yavşan yaylası, kampçılık ve iklim kürleri açısından il düzeyinde önemli bir kaynaktır. Ajura relicta adlı bitki dünya üzerinde sadece pekmez pınarı denilen mevkide bulunmaktadır. Yörede tespit edilen üç adet Allium türünün bilim dünyası için yeni olduğu tahmin edilmektedir.


Başkonuş


Kahramanmaraş-Andırın yolu üzerinde Yenicekale çevresinde yer alan zengin bir orman dokusunun oluştuğu ve yayla karekteri taşıyan bir bölgedir. Yükseltisi 1785 m olup, kaynak suyu ve yabanıl hayvan varlığı olan Boşkonuş'ta geyik üretme çiftliği bulunmaktadır. Elektrik, telefon, yol ve çevre düzenlemesi yapılmış olan alanda, Orman Bölge Müdürlüğü idaresine ait sosyal tesisler (konaklama, lokal, lokonta vb.) bulunmaktadır.


Ali Kayası

Kahramanmaraş-Kayseri karayolunun 32. kilometresindedir. Sarp ve heybetli bir yapısı vardır. İki sarp yalçın kayanın arasında çağlayanlar halinde akan suların etrafı çam ve meşeliklerle kaplıdır. Heybetli görünüme sahip olan Ali Kayasının yüksekliği 148 metredir. Şimdiki durumuyla Menzelet Baraj Gölü içerisinde kalmıştır.


Tekir

Kahramanmaraş'ın 63 kilometre kuzeyinde yer alan ve havası, suyu, ormanlığı ve önemli su kaynaklarının burada olması bölgeye daha güzel bir görünüm kazandırmaktadır. İç ve dış turizme hizmet veren 9 adet yol boyu dinlenme tesisi vardır. Balı, alabalığı, eti, yoğurdu ile meşhurdur.



Pınarbaşı

Kahramanmaraş'ın topraklarından fışkıran suların süslediği bu mesire yerimiz halkın piknik ihtiyacını karşılaması yanında, üst kesimlerinde çamlarla örtülü restorant ve aile çay bahçeleri bulunan, turistlerin ilgisini çeken önemli rekreasyon alanıdır.


Kumaşır Gölü


Kahramanmaraş- Adana yolu üzerinde ve şehre 9 kilometre uzaklıktadır. Dağın eteğindeki kaynakların beslediği tatlı suyun meydana getirdiği göl ve etrafını çevreleyen yeşillik, eşsiz manzaraya sahip olup, halkın hem piknik yapıp hem de balık avladığı bir yerdir.


Yeşilgöz

Yeşilgöz kaynak göl olup 50 60 m derinlikte , 1000 m2 genişliğindedir. Özelliği suyun çok soğuk olmasıdır. çevre mesire alanı olup gölün içinde kendisine has balık bulunmaktadır.


Diğer Mesire Yerleri İse Şunlardır:

Atatürk Parkı, Kapıçam, Menzelet Baraj Gölü ve Sır Baraj Gölü Çevreleridir.


Kamp İmkanları

İlimizde mevzuata uygun olarak hizmet veren tek kamp Kahramanmaraş-Kayseri karayolunun 57. kilometresinde Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü'ne ait Döngel Mağaraları mevkiinde İzcilik Kampı'dır. 100 kişilik kapasite olup, her yıl 1 Nisan'dan 1 Kasım'a kadar açık bulunmaktadır.


Sağlık (Kaplıca) Ve Dağ Turizm İmkanları


Kaplıca


Zeytun Kaplıcası



Ilıca (Zeytun) Kaplıcası Kahramanmaraş'ın 72 km. kuzeyinde eski Elbistan-Kahramanmaraş kervan yolu üzerinde Berit Dağı eteklerindeki Ilıca Beldesinde yer almaktadır. Kükürt petrol artığı ve az miktarda yağ karışımı ile meydana gelen şifalı suyun; Romatizmal hastalıklara, kırık-çıkık sekselleri ve kadın hastalıklarında olumlu etki yaptığı belirtilmektedir. Suyun sıcaklığı 45*C' dir. Belediyenin yaptırmış olduğu kür merkezi ve dinlenme salonları ile birlikte büyük bir bay ve bayan havuz yaptırılmıştır.

Ilıca Kaplıcaları kapasitesi ve su nitelikleri itibariyle yerel ölçekte hizmet verebilecek özelliklere sahiptir. Kaplıcalar 1500 yatak kapasiteli bir termal merkez potansiyeli yaratmaktadır. Ilıca'da konaklama turizm belgesi olmayan 21 pansiyonda 386 oda, 767 yatakla yapılmakla beraber, Belediye Belgeli 3 otelde 78 oda,192 yatak mevcuttur. İki adet motelin 63 odası ve 126 yatak kapasitesi vardır. Ilıca Belediyesi'nin yaptırmış olduğu kür merkezi ve sauna hamam faaliyette olup her türlü imkan mevcuttur.




Turizm mevsimi Nisan ortasından Kasım ortasına kadar 7 ay sürmektedir. Temmuz, Ağustos ve Eylül ayları en yoğun dönem olup, bu üç aylık dönemde doluluk oranı %80, diğer aylarda %20-30 dolayındadır. Konaklama süresi 3-15 gün arasında değişmektedir. Ilıcada 2 kaplıca tesisi (Hamam) vardır.


Ekinözü (Cela) İçmeleri



Ekinözü İçmeleri K.Maraş'a 150 km uzaklıktadır. Ekinözü yerleşmesi, yakın çevresinde yer alan 3 kaynaktan oluşmuştur. İnsan sağlığı üzerinde olumlu etkileri bulunan kapasite ve kaynak nitelikleri bakımından ülkemizin 10 büyük içmesinden biridir. Ekinözü İçmeleri; Yukarı İçme, Orta İçme ve Aşağı İçme olarak 3 bölümden oluşmaktadır. Yapılan tetkik ve analizlerde başta böbrek, idrar yolları, safra kesesi, mide, bağırsak, cilt, basur, nefes darlığı,iç guatır, şeker, sinir hastalıkları, karaciğer,ve damar sertliği rahatsızlıklarında etkili olduğu ve tedavi sağladığı ortaya çıkan Ekinözü İçmelerinin suyu içilerek, banyosu yapılarak ve özel çamuru cilde sürülerek dertlere deva olmaktadır.