28 Temmuz 2008 Pazartesi

K.MARAŞ HEM KAHRAMAN HEM GÜZEL ŞEHİR


kmaras3.jpgkmaras2.jpg Dağın böğrüne sığınmış yürekten bir kale, çelikten bir sevda, yeşilden bir türbe gibi uzaktan karşılamakta bizi Kahramanmaraş. Toros’ların en uç noktası olan ahır dağlarının böğründe sıra sıra dizilmiş evler yeşile boğulmuş gibi durmakta. Dağların zirvelerinde hala kar erimemek için güneşe direniyor. Bahar yeşili ve kar beyazının derinliğinde şehre doğru dalıyor gözlerimiz. Tüm güzelliği ile Kahramanmaraş bizi yüreğine çağırıyor.
Kahramanmaraş Kurtuluş savaşında gösterdiği büyük kahramanlıktan dolayı almış kahramanlık unvanını. Bu sebeple bir elin içinde altın sarısı kahramanlık madalyasının abideleştirildiği anıt karşılıyor bizi, al bayrağın altında.¼br> Şehrin zirvede yapımı devam eden, yapımı tamamlandığında Cumhuriyet döneminde yapılmış en büyük camilerden birisi olacak camiinin silueti şehre farklı bir hava veriyor.
Şehrin yüreğine doğru yol alıyoruz. Biz şehre mi yaklaşıyoruz şehir mi bize pek farkında değiliz. Eski Maraş’ın bulunduğu meydana geldiğimizde yollar kalenin sağından ve solundan olmak üzere ikiye ayrılıyor. Karşımızda ise tüm heybeti bir o kadarda hüzünlü tarihi ile Kahramanmaraş kalesi duruyor. Kahramanmaraş Kaleden seyredilir diyor şehir halkı. Bizde ilk rotamızı Kaleye yönlendiriyoruz.
Kahramanmaraş kalesi şehrin tam ortasında yığma bir tepenin üzerinde kurulmuş. Yapılan kazılarda kalenin üzerinde bulunduğu yığma tepenin Geç Hititler (M.Ö. 9. 8. yy.) zamanından kalma bir şehir (höyük) olduğunu gösteren delillere rastlanmış.
Bugünkü kalenin Romalılar devrinde (M.Ö. 1. M.S. 2. yy) inşa edildiğini tahmin edilmekte. Günümüze kadar bir hayli onarım geçirdiği ise bariz bir şekilde belli olmaktadır. Kale 150×75 m. ebadında dikdörtgen bir plana sahiptir. Kurtuluş savaşında büyük yaralar alan kalenin iç mekanı park alanına dönüştürülmüş. Kahramanmaraşlıların ve dışardan gelenlerin dinlenmek ve serinlemek için uğradığı en güzel mekanlardan birisi kale içi.
Kale tüm şehre hakim gibi, kale surları üzerinde yapılacak bir turla Kahramanmaraş’ın çoğu güzelliklerini görebilme şansımız var.
Kalenin özellikle seyir alanlarından şehrin en işlek meydanın bulunduğu yöne baktığımızda uzakta ovanın içerisinden kıvrıla kıvrıla Ceyhan nehrinin akışını seyredebiliyorsunuz. Gözlerimizi uzaklardan yakına getirdiğimiz zaman şehrin tarihi dokusu gözlerimiz önüne seriliyor. İnce ve zarif minaresi ile Ulu camii ilk göze çarpanlardan.
Yapılış tarihi kesin bilinmemekle beraber, yazılı olmayan kaynaklara göre Zülkadiroğlu Alaüddevle tarafından yaptırıldığı tespit edilmiş. Üzerindeki kitabe de bunu doğrulamaktadır. Kitabeden Sultan Kansu Gavri zamanında hicri 907 yılında yapıldığı anlaşılmaktadır. Mihrap, minare ve minberi orijinaldir. Ashap gül ağacından sedef kakmalı minber Muhsin Ali adli usta tarafından onarılmıştırkmaras6.jpg
Kaleden hangi yöne başınızı çevirseniz binaların arasında göğe yükselen minareler sonsuzluğa çağırıyor insanı.
Kaleden inip yürüyoruz Kahramanmaraş’ın eski ahşap evleri arasında. İki katlı, üç katlı, cumbalı evler. Sıvası dökülmüş evlerin böğrüne sıkı sıkı sarılmış asmalar, sarmaşıklar, karşılıyor bizi. Kahramanmaraş evlerinin bazıları belediye tarafından restore edilerek gelecek kuşaklara taşınmaya çalışılmış.
Ara sokaklardan ilerleyip şehrin tarihin de simgeleşmiş sütçü imamının Maraş’ın kurtuluşunda ilk kurşunu attığı yere gidiyoruz. Süt kadar ak yürekleri ile savaşan Maraş halkının yürekli vatan evlatlarında birisi Sütçü imam.
Onun anısına ilk kurşunun atıldığı yere çeşme yapılmış. Düşman askerlerinin vurulduğu yere ise bir şadırvan kondurulmuş. Bu çeşmeler yoldan gelip geçenlere, özgürlüğün, bağımsızlığın, onurun ebediyete kadar su gibi akıp gideceğini haykırıyor.
Kahramanmaraş’a varıp da Sütçü İmamın kabrini ziyaret etmemek olmaz. Ulu bir çınarın altında yatan sembol kahramanın öyküsünü de paylaşmak gerek.
Maraş birinci dünya savaşından sonra Franzsılar tarafından işgal edilince, yörede yaşayan Ermeniler ayaklanmışlar. Fransızlardan aldıkları desteklerle Türklere öldürmeye, taciz etmeye başlamışlar. Geçimini Sütçülük yaparak sağlayan Sütçü İmam yüreğinde işgalin acısı ile işi ile meşgul olmaktadır.
Uzunoluk hamamından çıkan 3 kadın ve bohçalarını taşıyan bir erkek çocuğunu gören Fransız-Ermeni devriyesinden bir asker; “Burası artık Türk memleketi değildir. Fransız müstemlekesinde peçe ile gezilmez!” diyerek kadınların peçesini zorla açmak istedi. Kadınların feryadına koşan Çakmakçı Sait; askerler tarafından şehit edilir. Bu olayı gören Sütçü İmam belindeki tabancayı çıkartarak iki ermeni askeri vurur. Maraş’ın kurtuluşunda atılan bu ilk kurşun, hürriyetin, özgürlüğün kıvılcımı olur. Ve Maraş verdiği mücadele özgürlüğüne kavuşur. 7 Şubat 1973 te meclis tarafından Kahramanlık unvanı ile ödüllendirilir.
Tarihi Maraş çarşılarında, şehrin kültürünü de kayıtlara geçiriyoruz. Ceviz işlemeciliği, özelikle cevizden yapılan sandıklar genç kızların çeyizini bekliyor. Köşkerçilik, Bakırcılık sanatları hala en orijinal eserleri ile karşılıyor bizi pazarlarda.
Kahramanmaraş sokaklarında attığımız her adımda ruhumuz özgürlük ateşi ile tutuşurken, şehrin tarihi, kültürel mirası içersinde kaybolup gidiyoruz.kmaras4.jpg
Her mevsim serin ve bol oksijenli havasından ciğerlerimize kadar çektiğimiz şehirde güneş başını eğiyor. Gitme vakti yaklaşıyoruz. Gitmenin yoluna koyuluyoruz yavaş yavaş. Kahramanmaraş’a gidip de Maraş Dondurması yemeden olmaz herhalde. Şehrin dışında şehirler arası yol üzerine kurulmuş Maraş dondurması satan mekanlardan birinde yüreğimizin yangınına bir ferahlık olsun diye dondurma yiyoruz. Maraş’a gidip de eli boş dönmek olmaz her halde, dünyanın en dayanıklı, keçi sütünden yapılan dondurmasından paketlettirip dostlara da dondurma götürüyoruz Kahramanmaraş’tan. Geride tarihi, kültürü, özgürlüğü, kahramanlığı, yeşiller içinde parlayan kahramanlık madalyasını bırakarak…

Hiç yorum yok: